Esmer bir ağda bir eylemişsem
|
Cinnetin ucunu yakmışsam bir kez
|
Cehenemin nizamiye kapısındaysam
|
Ateşden bir nehre dönen bu isyan
|
Hep o gül yangınına kanat çırpar ve en korsan şarkılar
|
Yüzünü şarapla yıkar
|
Gidiyorsun demek
|
Ben bunu haketmedim
|
Ne varsa aşka ve cesarette dair
|
Sırtlayıp o büyük yangınınla git
|
Hadi durma
|
Geçliğimin vebalini ve sevgisiz hayatımızın bedelini ödemeden git
|
Bu şiiri sana armağan ettim
|
Yanına almayı unutma sakın
|
Issız gecelerde okur ağlarsın
|
Kimseler görmese de kanarsın gülüm
|
Neler çektigimi o gün anlarsın
|
Son bahar yağmuruyla ıslandım sokaklarda
|
Ağladım ikimize
|
Senden çok uzaklarda
|
Şimdi hüzün makamında bütün şarkılar
|
Bu yorgun ses
|
Bu kör lamba
|
Bu ateşi sönmüş soba
|
Tanığıdır yanlızlığın
|
Pişmanlığın tanığıdır
|
Çünkü çünkü benim kitabımda
|
Aşk bir defa yaşanır
|
Demek gidiyorsun git
|
Bir yanda ölümün anlındaki ter
|
Bir yanda suya düşen sardunya
|
Ve sabahın saçlarındaki kırağı kadar üşüyorsun
|
Hadi durma
|
Sırtlayıp o büyük yangının vebalini ve sevgisiz bir hayatın
|
Bedelini ödemeden git
|
Bilirsin gecenin en karanlık olduğu an
|
Sabahın en yaklaştığı zamandır ve hiçbir şey hakkında
|
Bildiğimiz her şey aslında yalandır
|
Demiştim ya sen öğretmen çıktığın yıl
|
Vurup alnıma kavgayı
|
Simsiyah bir süt gibi
|
Yaprak dökmüştü darağacı
|
Hüzün sarısı yapraklarını
|
Akşamlarım olmuştu ve kuduz gecelerim
|
Gözyaşlarım ağlamıştı
|
Bir uzun yolculuk düşmüştü peşime
|
Çırıl çılgın bir ağaca soyunmuştu işlemler
|
Demek gidiyorsun git
|
Bu şiiri sana armağan ettim
|
Yanına almayı unutma
|
Belki soban sönmüş
|
Kitabın bitmiş
|
Belki dizlerindeki battaniye
|
Yanlızlığın iç çekişini duyarsın
|
Paketteki son sigaran ve titrek bir mum alevi hüznüyle
|
Geçmişe dalarsın
|
Kimseler görmese de kanarsın gülüm
|
Sen de yanarsın |